DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ

DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ 



Bildiğimiz dünya yoktu artık. Başka bir dünya vardı... Sıradan rutinlerin olduğu, sıradan bir günün doğduğu ve battığı dünya ortadan kaybolmuştu... Aile kavramı bildiğimiz aile kavramından uzaktı... Hala doğurganlık özelliği olan kadınlar birer taşıyıcılardı... Kendi isimlerini bile kullanamıyorlar, çocuğun sahibi olacak adamların adına -ki eki eklenerek çağırılıyorlardı. ..... ki.... Sevgi, aşk, nefret gibi herhangi bir duygu taşımalarına izin verilmiyor hatta başları yukarda bile yürüyemiyorlardı.


Ailesinin izlerini kaybetmiş kahramanımız, komutana çocuk doğurmak üzere kendinden önceki kızın yerine, damızlık kız olmak üzere komutanın evine gelir ve komutanın karısı ve çalışanları ile beraber aynı evde yaşamaya başlar. Doğurmak için kullanılan cinsellik hazdan çok, çocuk doğurma eylemine yöneliktir. Kitap boyunca kahramanımızın o dünyada ve kendi dünyasındaki yaşadıkları, bir şekilde bu dünyanın dışı ile iletişim kurmak için verdiği mücadele, komutanla yaşadıkları anlatılmaktadır. Aynı zamanda bu konular üzerinden kadın olma durumu sorgulanmakta.


Buraya kadar bahsettiklerimden bu romanın bir distopya olduğu özelliğini çıkarabiliriz. Hatta feminist bir distopya demek daha da doğru olabilir. Buna karşın her ne kadar distopya destek de Margaret Atwood günümüzde yaşadığımız erkek egemen dünyayı hicvedip, günümüz kadına yaklaşımını ortaya sermiş aslında.



Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.